28 Mart 2018 Çarşamba

Yazar Nedim Gürsel’le Türkiye-Fransa İlişkileri ve Fransa Siyaseti Hakkında Mülakat


5 Nisan 1951 tarihinde Gaziantep’te doğan Nedim Gürsel[1], Balıkesir’de 6 Eylül İlkokulu’nda okudu, ardından İstanbul’da Galatasaray Lisesi’ni ve Fransa’da Sorbonne Üniversitesi Modern Fransız Edebiyatı bölümünü bitirdi. Aynı üniversitede "Karşılaştırmalı Edebiyat" alanında Nazım Hikmet ve Aragon üzerine Prof. Etiemble’ın yönetiminde doktora çalışması yaptı. Halen Fransa Bilimsel Araştırmalar Merkezi’nde (CNRS) Araştırma Direktörü olarak çalışan Nedim Gürsel, ayrıca Paris INALCO’da (Doğu Dilleri Yüksek Okulu) Türk Edebiyatı dersleri vermektedir. Öğretim üyeliğinin yanı sıra gazetecilik de yapan yazar, PEN Yazarlar Derneği, Paris Yazarlar Evi ve Akdeniz Akademisi üyesidir. İlk yazısı 1966 yılında “Yeni Ufuklar” dergisinde yayımlanan Gürsel, çok sayıda edebiyat dergisinde öykülerinin yanı sıra, çağdaş düşün ve edebiyat akımları üzerine kaleme aldığı yazılarıyla da yer aldı. “İlk Kadın” adlı öyküsü İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından 1995’te sahnelendi. Radio France Internationale’de ve Berlin Radyosu’nda programlar hazırlayan Nedim Gürsel’in öykü, roman ve incelemeleri, başta Fransızca olmak üzere tam 12 dile çevrildi. Ayrıca eserleri, Boğaziçi, Sorbonne ve Nanterre üniversitelerinde yapılmış çok sayıda doktora tezine konu oldu.[2] Edebiyatın hemen her dalında ürün veren Nedim Gürsel’in kitapları Fransa başta olmak üzere 25 ülkede yayımlandı, bazı öykülerinden yapılan tiyatro uyarlamaları Türkiye ve Avrupa ülkelerinde oynandı. Yazar, DAAD adlı kurumun davetlisi olarak bir yıl Berlin’de kaldı; Fransa, Almanya, İtalya ve Türkiye gibi pek çok ülkede hakkında incelemeler ve doktora tezleri yapıldı, belgeseller çekildi. Nedim Gürsel’in aldığı ulusal ve uluslararası ödüller şunlardır: Türk Dil Kurumu Ödülü (1976), Abdi İpekçi Barış Ödülü (1986), Fransız PEN Kulüp Özgürlük Ödülü (1986), Haldun Taner Öykü Ödülü (1987), Struga Altın Plaket Ödülü (1992), Radio France Internationale Öykü Ödülü (1992), France-Turquie Ödülü (2004), Fransa Hükümeti Edebiyat Şövalyesi Nişanı (2004), Mevlânâ Dünya Kardeşlik Ödülü (2009), Türkiye Yayıncılar Birliği İfade Özgürlüğü Ödülü (2009), Balkanika Vakfı Uluslararası Roman Ödülü (2012), Fransa Akdeniz Roman Ödülü (2013), Türk Dünyası Kızıl Elma Ödülü (2016), Türkiye-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı Ödülü (2018). Nedim Gürsel’in kitapları Doğan Kitap tarafından yayımlanmaktadır Gürsel, Leyla Gün Gürsel ve Dilay Alin Gürsel adında iki kız çocuğu babasıdır.

Dr. Ozan Örmeci: Sayın Gürsel, yoğun temponuzda mülakat önerimizi kabul ettiğiniz için size öncelikle çok teşekkür ederim. Sizi ağırlamak bizim için büyük bir onurdur. Asıl mesleğiniz olan edebiyattan bugün biraz uzaklaşarak, size Uluslararası Politika Akademisi (UPA) olarak bizim uzmanlığımız olan siyaset hakkında sorular sormak istiyorum. Türkiye ve Fransa basınında önceki Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Türkiye gezisi öncesinde sizinle özel bir yemek yediği ve Türkiye’deki gelişmeler hakkında fikirlerinizi aldığı söylenmişti. Bir Türk yazarın siyasette ve Türkiye-Fransa ilişkilerinde bu denli etkin olmasının Türk okurları için gurur vesilesi olmasını bir kenara koyarsak, bu görüşme hakkında bize bilgi verebilir misiniz?

Nedim Gürsel: Fransa eski Cumhurbaşkanı François Hollande’la Elysée Sarayı’nda yediğimiz öğle yemeği boyunca konuştuklarımızı açıklamam doğru olmaz. Kendisinin özel konuğu olarak Türkiye’ye yaptığı resmi ziyarete de katılmıştım. İlk kez bir Cumhurbaşkanı’nın uçağında yolculuk yaptım. Çok şey gözlemledim, ilginç olaylara tanık oldum. Bunları zamanı gelince yazmayı düşünüyorum. Şimdilik şu kadarını söyleyeyim: bu resmi ziyaret sayesinde, Hollande’dan önceki Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy döneminde kilitlenen Fransa-Türkiye ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde, az da olsa bir ilerleme kaydedildi. Uzun süredir bekleyen bir fasıl bile açıldı. Ne var ki, gerekli yakınlaşma, ekonomi alanındaki ilerlemeye rağmen, siyasi düzeyde sağlanamadı.

Nedim Gürsel ve François Hollande

Dr. Ozan Örmeci: Yıllardır Fransa’da yaşıyor ve bu ülke kültürünü çok iyi biliyorsunuz. Fransa’da yeni seçilen Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un dünyada estirdiği güçlü bir sempati rüzgârı var. Buna karşın, Cumhurbaşkanı Macron’un sosyal hakları kısmen azaltan reformlarına yönelik güçlü tepkiler gelişmeye başladığını da görüyoruz. Siz şu an Fransa’daki durumu nasıl görüyorsunuz?

Nedim Gürsel: Şu an Fransa’da, Cumhurbaşkanı Macron’un özellikle SCNF’de yapmak istediği reformlara büyük bir tepki var. Memur ve emekliler de, emekçilerle birlikte sokağa döküldü. Önümüzdeki aylarda grevlerin süreceği anlaşılıyor. İş yasasında yapılması öngörülen reformlar da benimsenmiş değil. Cumhurbaşkanı’nın işi zor; bakalım Fransa için bu gerekli reformları yapmayı başarabilecek mi, göreceğiz. Öte yandan, radikal İslamcı çevreler de hala etkin. Cihatçı terör, Fransa’nın en önemli sorunu olmaya devam ediyor. Alınan önlemlerin yeterli olup olmadığı tartışılıyor. Macron, hem Avrupa yanlısı bir söyleme sahip, hem de merkezi ve güçlü bir iktidar kurma peşinde. Elbette demokrasiden ödün vermeden… Fransa, Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu durum gibi, özgürlükleri ve hukuk devletini askıya alan bir ülke görünümünde değil. İyi ki de değil…

Frankofon bir Türk aydını: Nedim Gürsel

Dr. Ozan Örmeci: Fransa-Türkiye ilişkilerinde önceki Cumhurbaşkanı François Hollande döneminde Nicolas Sarkozy dönemine kıyasla gözle görülür bir ilerleme yaşanmıştı. Ancak Ermeni Meselesi, Kıbrıs Sorunu, Türkiye’nin AB üyeliği ve Türkiye’deki demokratik ilerleme gibi birçok konudaki anlaşmazlıklar aşılamamış ve daha ziyade üslup ve niyet bağlamında bir yumuşama yaşanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Fransa ziyaretinde Emmanuel Macron’la görüşmesinden sonra da benzer bir atmosfer basına yansıdı ve Cumhurbaşkanı Macron tarafından Türkiye’nin AB üyeliğinin çok zor olduğu açıkça belirtildi. Siz Macron-Erdoğan ikilisi döneminde Türkiye-Fransa ilişkileri bağlamında bir ilerleme yaşanabileceğini düşünüyor musunuz?

Nedim Gürsel: Türkiye-AB ilişkilerinde bir ilerleme sağlanabilmesi için, Türkiye’nin Kopenhag kriterlerine uyması gerek. Ne yazık ki ülkemiz her geçen gün bu kriterlerden biraz daha uzaklaşıyor. Bu durumda AB ile müzakere sürecinin kesilmemesi bile büyük mucize sayılmalıdır. Türkiye’de yalnızca iktidar değil, yandaş medya da her fırsatta AB’ye meydan okuyor. Fransız basınında bu konuda çok yazdım. Meraklısı görüşlerimi oradan okuyabilir.

Nedim Gürsel ve Sebastien de Courtois bir ödül töreninde

Dr. Ozan Örmeci: Kitaplarınızda tartışmalı konulara girmekten kaçınmıyorsunuz. Yeni yayımlanacak çalışmalarınız hakkında okurlarımıza bilgi verebilir misiniz?

Nedim Gürsel: Bu ay Fransa’da iki kitabım çıktı. İlki erotik öyküm kitabım Tehlikeli Sevişmeler’in Fransızca çevirisi. Etreintes Dangereuses başlığıyla Le Passeur yayınevi tarafından yayımlandı. Bu başlık, Laclos’un Les Liaisons Dangereuses’üne bir atıf, ama kitabın içeriği elbette çok başka. İkinci kitabım doğrudan Fransızca kaleme aldığım akademik bir çalışma: La Seconde vie de Mahomet. İslam peygamberinin Batı’daki, özellikle de Fransa’daki algısı üzerine. Ortaçağ’dan bu yana Hz. Muhammed’in bir roman kahramanı olarak anlatıldığı metinleri inceledim. Her iki kitabımın da ilgi göreceğini umuyorum. Bakalım La Seconde vie de Mahomet. Fransa’dan sonra kendi ülkemde de yayımlanabilecek mi?

La Seconde vie de Mahomet

Dr. Ozan Örmeci: Size çok teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyoruz. Ayrıca Türkiye ve Fransa arasında kurmuş olduğunuz dostluk köprüleri nedeniyle de size şükranlarımızı sunuyoruz. Saygılarımızla…


Röportaj: Dr. Ozan ÖRMECİ
Tarih: 28.03.2018


[1] Yazar hakkında bilgiler için; https://tr.wikipedia.org/wiki/Nedim_G%C3%BCrsel.
[2] Yazarın kitaplarına şu adresten ulaşılabilir; https://www.idefix.com/Yazar/nedim-gursel/s=251674.

Hiç yorum yok: