17 Mart 2013 Pazar

Kudret Özersay ve Mehmet Ali Talat’la Yaptığımız Toplantılar


Danışmanı olduğum Girne Amerikan Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Kulübü – GAÜSBUİK’in artık klasik haline gelmeye başlayan yuvarlak masa toplantılarının 15 Mart 2013 Cuma günü iki çok önemli konuğu vardı; Doç. Dr. Kudret Özersay ve KKTC 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat. Şimdi bu iki önemli devlet adamıyla yaptığımız toplantılardan bazı önemli gözlem ve bilgileri sizinle paylaşacağım.

Girne Amerikan Üniversitesi Tekno Park Binası’nın 3. katındaki toplantı salonunda ağırladığımız ilk misafirimiz Kudret Özersay, 1973 doğumlu çok genç bir isim olmasına karşın tüm akademik kariyerini Kıbrıs sorunu ve uluslararası hukuk üzerine yapmış, daha sonrasında da Birleşmiş Milletler Antlaşmalar Komitesi üyeliği ve KKTC Cumhurbaşkanı Özel Temsilciliği gibi çok önemli görevler yaparak Kıbrıs sorunu müzakerelerinde aktif görev almış, birikimli ve tecrübeli bir isim. Aynı zamanda fanatik milliyetçi Rumlar tarafından babası katledilmiş bir şehit çocuğu olan Özersay, kendisini okutan Kıbrıs Türk devletine ve Kıbrıs sorununun adil bir şekilde çözülmesine hayatını adadığını ifade ediyor. Özersay internette twitter üzerinden attığı birkaç mesaj sonrasında ortaya çıkan “Toparlanıyoruz” hareketi ve Temiz Toplum Derneği’nin kuruluş hikâyesi hakkında bize detaylı bilgiler verdi. Özersay’a göre Kıbrıs’taki siyasi partiler mevcut yozlaşmış düzenin parçası haline geldikleri için topluma umut veremiyor ve özellikle Kıbrıslı Türk gençler adadaki bu başıbozuk ortamda çareyi yurtdışına kaçmakta buluyor ve kimliklerini kaybediyor. Kudret Özersay, Kıbrıs sorununun çözümü için çaba gösterilmesi gerektiğini ancak KKTC’nin tek sorununun bu olmadığını altını çizerek belirtiyor. Ona göre Kıbrıs sorununun çözülememiş olması belediye hizmetlerindeki yetersizliğin, ekonomideki durgunluğun ve dış politikadaki hareketsizliğin bahanesi olamaz. Kıbrıs sorununun 45 senedir müzakereler yoluyla konuşulduğuna ancak henüz bir çözüme ulaşamadığına dikkat çeken Özersay, yeni dönemde de hakkaniyetli bir çözüm için uğraş gösterilmesini ama en az onun kadar mesainin KKTC iç siyasetinin düzeltilmesi adına verilmesini savunuyor. Özersay, Toparlanıyoruz hareketinin bu kadar ilgi görmesini diğer partilerden farklı olmalarına bağlıyor. İnternet üzerinden örgütlenmesi bağlamında İtalya’da son genel seçimlerde büyük bir başarıya imza atan Bebbe Grillo ve Beş Yıldız Hareketi ile İsveç ve Almanya’da örgütlenen Korsan partilerine benzeyen “Toparlanıyoruz”, henüz bir siyasal parti olmamasına karşın yüzlerce aktif katılımcısı ve binlerce takipçisi olan KKTC adına umut veren bir sivil toplum girişimi. Özersay henüz nihai kararını vermemekle birlikte ileride uygun koşullar ve halk desteği olması durumunda partileşebileceklerini ve siyasette şansını deneyebileceğini belirtiyor. Hareket ve konuşmalarından gözlemlediğim kadarıyla Özersay siyasete ısınma turları yapıyor ve çok iddialı konuşmamasına karşın bir dahaki seçimlerde aday olmayı deneyebilir. Enerjinin Kıbrıs sorununun çözümünde önemli bir itici güç olabileceğini belirten Özersay, yine de aceleci ve iddialı konuşmamak gerektiğini zira Kıbrıs özelinde -özellikle Rumlarda- dünya standartlarından farklı olarak siyaset ve ideolojinin ekonomiden ağır bastığını belirtiyor. Rum liderlerle tanışıklığı ve 10 senelik müzakere tecrübesi olduğunu belirten Özersay, gençliği, karizması ve hitabet gücüyle özellikle genç Kıbrıslılara hitap edebilecek ve kolaylıkla sürükleyici olabilecek bir isim. Hareketinin köşeli bir ideolojik pozisyonu olmamasına karşın, ekonomide liberal, dış politikada makul ölçülerde milliyetçi, gece kulüpleri ve benzeri meselelerde ise ahlakçı ve biraz muhafazakâr olduğu izlenimine kapılıyoruz. Bir öğrencimin sorusu üzerine Kıbrıs Türk halkının Türklük bilinci sayesinde asimile olmamayı başarmış bir topluluk olduğunu belirten Özersay, ayrıca sanılanın aksine Kıbrıslı Türklerin kendilerine özgü ve güçlü bir dindarlık anlayışı olduğunu belirtiyor. Açıklamalarına ve köy gezilerine basının da oldukça geniş yer ayırdığı Kudret Özersay’ın yakın bir zamanda Kıbrıs siyasetinde daha ön planda olabileceğini düşünmek akla oldukça yatkın.

Özersay’dan sonra akşam saatlerinde ağırladığımız ikinci konuğumuz ise KKTC 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat. 1952 Girne doğumlu olan Talat, şimdilerde -Cumhurbaşkanlığı yapmış olmanın verdiği sorumluluğun da etkisiyle olsa gerek- iç siyasette fazla ön plana çıkmasa da, her zaman için Kıbrıs siyasetinde ağırlığı olan bir isim. Kendisi bize 45 dakika kadar Kıbrıs sorununun tarihçesi hakkında bilgiler verdi ve özellikle Annan Planı ve müzakereler dönemine dair bazı önemli detayları bizimle paylaştı. Son derece beyefendi ve Avrupa tipi bir politikacı olan Talat, Kıbrıslı Türkler için çözümsüzlüğün asla bir çözüm olamayacağını belirterek, geçmişte Rumlar avantajlı pozisyona geçirildiği için bugün barışa yanaşmadıklarından dert yanıyor. Rahmetli Denktaş’la siyaseten taban tabana zıt pozisyonda olmalarına karşın kendisi hakkında son derece saygılı konuşan Talat, Cumhurbaşkanı ve hükümetin gerek iç siyaset, gerekse dış politikada yeterince aktif olmadığını belirterek Kıbrıs sorununda yeniden bir canlanmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Talat’a göre enerji Kıbrıs sorununun çözümünde bir katalizör işlevi görebilir ancak sorun esasen siyasal olduğu için çözümün de siyaset noktasında olması gerekiyor. Barışı isteyen taraf olmanın geçmişte Kıbrıslı Türklere avantaj sağladığını belirten Talat, bu sayede Avrupa’da ve dünyada saygı gördüklerini ve bu pozisyonlarını korumalarının gerektiğini ifade ediyor. Siyaset için henüz genç bir yaşta olan Talat’ın da uygun koşulların oluşması durumunda yeniden Cumhurbaşkanlığı’na aday olacağını düşünmek makul gözüküyor. Zira kendisi Kıbrıs’ta tanınan, sevilen ve sayılan bir siyasetçi ve Denktaş ve Eroğlu gibi Kıbrıs siyasetine damga vurmuş iki ismin ardından gelen en tanınmış siyasi olduğu için her zaman için Kıbrıs siyasetinde büyük ağırlığı bulunuyor.,

Bu iki değerli ismi dinledikten sonra Kıbrıslı Türklerin geleceği hakkında daha da umutlanıyorum zira her ikisi de Kıbrıs sorunu konusuna ve dünya siyasetine son derece hâkim, yabancı dil bilen ve ülkelerini/toplumlarını yurtdışında gayet iyi temsil etmiş ve edebilecek kişiler. Siyasetçilerin kalitesi elbette bir ülkede siyasetin kalitesini de belirliyor, bu nedenle iktidarı ve muhalefetiyle Kıbrıs sorununda dünya enerji politikalarının da yönlendirmesiyle yeni bir hareketlenme olabileceğini öngörüyorum. Bu noktada Türkiye’nin büyüyen, Rumların çöken ekonomisi de elbette çözüme hep Türklerden daha uzak olmuş Rumları masaya oturtabilmek anlamında önemli bir faktör olacak. Kıbrıs’tan sevgilerle.

Dr. Ozan ÖRMECİ


Hiç yorum yok: